Originale | Traduzione turca di Celal Kabadayı (L. Trans.) |
SI CHIAMAVA GESÙ | ADI İSA'YDI |
| |
Venuto da molto lontano | Çok uzaklardan geldi |
a convertire bestie e gente | Hayvanları ve insanları dönüştürmeye |
non si può dire non sia servito a niente | Bunun bir şeye yaramadığı söylenemez |
perché prese la terra per mano | Çünkü toprağı eline aldı |
vestito di sabbia e di bianco | Kumu ve beyazı giyindi |
alcuni lo dissero santo | Kimileri ona aziz dediler |
per altri ebbe meno virtù | Öbürleri için daha az değerliydi |
si faceva chiamare Gesù. | Onu İsa diye adlandırıyorlardı |
| |
Non intendo cantare la gloria | Anlamıyorum zafer şarkısı söylenirken |
né invocare la grazia o il perdono | Ne de iyilik ve merhamet dileniyorum |
di chi penso non fu altri che un uomo | Onun yalnızca bir insan olmadığını düşünüyorum |
come Dio passato alla storia. | Tanrı gibi tarihe mal olmuş |
Ma inumano è pur sempre l’amore | Ama kin duymadan canını veren |
di chi rantola senza rancore | Onun saf ve temiz sevgisi |
perdonando con l’ultima voce | Son nefesinde bağışlıyor |
chi lo uccide fra le braccia d'una croce. | Onu bir haçın kolları arasında öldürenleri |
| |
E per quelli che l’ebbero odiato | Getzemani'de yaşama veda ederken |
nel Getsemani pianse l’addio, | Kendinden nefret edenler için ağladı |
come per chi lo adorò come Dio | Kendine tanrı gibi tapanlar için ağladığı gibi |
che gli disse: "Sii sempre lodato" | Ona " her zaman övül" dediler |
per chi gli portò in dono alla fine | Ve onun için son bir armağan getirdiler |
una lacrima o una treccia di spine, | Bir gözyaşı ya da dikenli bir taç |
accettando ad estremo saluto | Son selam olarak kabul etti |
la preghiera e l’insulto e lo sputo. | Duayı, küfrü ve tükrüğü |
| |
E morì come tutti si muore | Herkesin öldüğü gibi öldü |
come tutti cambiando colore. | Herkes gibi renk değiştirerek |
Non si può dire che sia servito a molto | Çok işe yaradı denemez |
perché il male dalla Terra non fu tolto. | Çünkü kötülük yeryüzünden kalkmadı |
Ebbe forse un po' troppe virtù, | Belki biraz fazla erdemliydi |
ebbe un volto ed un nome: Gesù. | Bir adı ve bir yüzü vardı: İsa |
Di Maria dicono fosse il figlio | Meryem'in oğlu olduğunu söylüyorlar |
sulla croce sbiancò come un giglio. | Haçın üzerinde bir zambak gibi bembeyazdı. |