Nesini söyleyim canim efendim
Âşık SerdarîOriginal | Version française - QUE VOUS DIRE, CHER MONSIEUR ? – Marco Val... |
NESINI SÖYLEYIM CANIM EFENDIM Nesini söyleyim canım efendim Gayrı düzen tutmaz telimiz bizim Arzuhal eylesem deftere sığmaz Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim Sefil ireçberin tebdili şaştı Borç kemalin buldu boynundan aştı İntikal parası binleri geçti Dahi doğrulamaz belimiz bizim Ehl-i fukaranın yüzü soğuktur Yıl perhizi tutmuş içi kovuktur İneği davarı iki tavuktur Bundan gayrı yoktur malımız bizim Çok dilek diledim kabul olmadı Şu yalan dünyada yüzüm gülmedi Hiç kimseye emniyetim kalmadı Açılmadan soldu gülümüz bizim Şu yalan dünyada hoş olamadım Borçludan bir kere baş alamadım Şu küçük öküze eş bulamadım Söylemeden aciz dilimiz bizim Zenginin sözüne beli diyorlar Fukara söylerse deli diyorlar Zamane şeyhine veli diyorlar Gittikçe çoğalır delimiz bizim Fukara halını kimse sormuyor Ehl-i diyanetin yüzü gülmüyor Padişah sikkesi selam vermiyor Kefensiz kalacak ölümüz bizim Evlat da babanın sözün tutmuyor Açım diye çift sürmeye gitmiyor Uşaklar çoğaldı ekmek yetmiyor Başımıza bela dölümüz bizim Reçberin sanatı bir arpa tahıl Havasın bulmazsa bitmiyor pahıl Tecelli olmazsa neylesin akıl Hep yokuşa sarar yolumuz bizim Sekiz ay kışımız dört ay yazımız Açlığından telef oldu bazımız Kasım demeden buz tutar özümüz Mayısta çözülür gölümüz bizim Tahsildarlar çıkmış köyleri gezer Elinde kamçısı fakiri ezer Döşeği yorganı mezatta gezer Hasırdan serilir çulumuz bizim Zenginin yediği baklava börek Kahvaltıda eder keteli çörek Fukaraya sordum size ne gerek? Düğürcük çorbası balımız bizim Bir aşka geldik de biz bunu dedik Üç yüz üç senesi bir sille yedik Her nereye varsan sahipsiz gedik Kime arz olacak halımız bizim Açlıktan benzimiz sarardı soldu Ağlamaktan gözümüze kan doldu Üç yüz üç senesi bir afet oldu Dördü bir okkadır dolumuz bizim Her daim doğrudur aşığın sözü Kör olsun düşmanın görmesin gözü Bir parça seyredi istibdat sözü Geçer mi düşmandan kinimiz bizim Açılmadı ikbâlimiz bahtımız Şen olsun İstanbul pâyitahtımız Tevellüt ellidir geçti vaktimiz Nöbetin gözlüyor salımız bizim Serdarî halimiz böyle n’olacak Kısa çöp uzundan hakkın alacak Mamurlar yıkılıp viran olacak Akibet dağılır ilimiz bizim. | NESINI SÖYLEYIM CANIM EFENDIM QUE VOUS DIRE, CHER MONSIEUR ? (VERSION INTERPRÉTÉE PAR FUAT SAKA) Que vous dire, cher monsieur ? Que vous dire, cher monsieur ? Notre route n'est jamais droite, Oh, non, jamais droite. Pour en parler, un livre ne suffit pas, Il nous manque un bras. Pour en parler, un livre ne suffit pas, Il nous manque un bras. Je ne comprends pas, Je ne comprends pas, Le pauvre n’intéresse pas, Personne ne se soucie de ça. Ami, la parole de l’État ne vaut rien ; Nos morts resteront sans linceul. Ami, la parole de l’État ne vaut rien ; Nos morts resteront sans linceul. Serdarî, qu’adviendra-t-il de nous ? Serdarî, qu’adviendra-t-il de nous ? Le court au long prendra, On nous prendra nos droits. Ami, nos maisons ravagées, la ville ruinée, Notre région finira par pourrir. Ami, nos maisons ravagées, la ville ruinée, Notre région finira par mourir. |